Doğmamış Dogma


  İçimde bir fırtına hasretle bulanık, günlerden bir nur indi gökyüzünden lakin benim hicazım kabarık. Erişemediğim ilk lütuf mu geç kaldığım son güruh an mı, kararı kısmeti ilk defa bugün benim elimde olmayacak. Sitemin mecrasına hercai bir yürek günlerini yıllar gibi harcamış , bir kelamından uzak sanki yıllarca yaşamış. Gel gelelim ki sırf ırksal bunalımlarla insanoğlu insanlığının yerini külfet devralmış , sevdalar aşklar sevgiler bu yüzden kararık. Edilen yeminler verilen sözler bir sorumluluktan öte kin misali şişmiş içimizde, arkasında durabilene madalya misali sadece anılar kalmış elinde. Hangimizin kararı ki bir rahimde yeşillenmek, hangimizin kavgası ki kaderle olan bağı sadece seçimlerinden ibaret , hangimiz hangi herhangi bir bütünlükte çıkarsız bir bütün olabiliriz? Sebebi ise sevdiğimiz damarlardan akan kanın tıka basa kavuşulamayacak özlemlerle kapanması veya o damarların tam arşa sıçrayan sevgilerinin yetişecek iken yarım kalması. İşte olayın soyut fizikten somut göğüs ağrılarına nakşettiği, iki yarımın bir tam etmediği paradoks bir noktadayız.

 Kim bilir ne sevgiler dünyaya geldi ne sevgiler bu dünyadan gitti. Varken sarılamadığının her hayali kaç kere yokken tükendi. Tam oldu derken defalarca bodozlamalarımızın en sert halleri kaç kere bizi yenmeye heves etti. Kaç burukluk kaç hayali bıraktı içimizde , ne ötenaziler gerçekleşti duygularımızda ne intihar süsü verildi göz yumduklarımıza. Kimisi sıfat oldu sözlerimize kimisi sadece nesne kimisi ise gizli özne kaldı satırlarımızda. Neden bu içimizdeki hararet yapmış yaslar , neden sararmış hayata işlediğimiz nakışlar. Nerede ne zaman kendine pay çıkaracak bu hayırsızlar.

 Bugün sesim varmadı örs ve üzengi arasındaki koridorlarına. Bugün var oldun bugün ölecekmiş gibi yaşa...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Asal Masal

MUTSUZ MUT

KIRK AKILLI BİR DELİ