Asal Masal

   Bir varmış bir yokmuş... Çocuk masallarından kalan cümle girişlerinin ederi varlığın. Kulağımda bir şarkı tekrarlanıyor.Tezatlık bu ya; yokluğunda varlığını arıyor. Tüm günahlarını kucaklamışcasına
sarılıyor yıldızlar, yüzünün anılarımda ki parlaklığına. Çiğ düşmüş soğuk yalnızlıklarım bölünüyor sen ve sensizliklere. Kaybolan güneşimin yerine hatıralarının tesellisi tesir ediyor hücrelerime. Bir yangın yeri bellenmiş yüreğim, ne kadar doysa da acılara hükmedemiyorum seni oradan alıkoymaya. 

   Evvel zaman içinde kalp yaman bir dert içinde sözler tellal, duygular virane iken bir yoksulluk varmış. Bir mirasın peşinde boğuşan gönlüm hep sensiz. Bundan mütevellit sen meteliksizliği. Keyfekeder hasretliğin omuzlarımda miras kalmış yıllanmış tedarik edemediğim namert senlilik . Tenim öyle buruş buruş ki, ifadelerim bile kaybolmuşken senin izlerine hala nasıl rastlayabilirdim. Ben anlattıkça beni anlamayan bendim içimdeki her kor ateşe kör olmuşcasına daha da sığınıyor anılara. Öyle böyle bir metafor değil içimde eskimiş dokunuşların en hassas yerlerime derin derin meteor. Senin yoksulluğunu sana anlatmaya çalışmak doğuştan felçli bir adamın diyaframının yorulması kadar ironik olsa gerek.

  Asıl yanlış olan  asal olmayan masalların sonu gibi bitmemesi gerçek masalların. Yada ben mi masallara kendimi çok kaptırdım. Bunun sualini bile duygular, mantığımı dar ağacına götürüyor. Elem sardıkça köşelerimi elverişsiz bir mısra kadar yalın kalıyor hitaplarım. Rağbetten uzak kalıyor senin için içimde yalnız büyüttüklerim. O kadar tatlıydı ki senle yaşamak hayatı bir masalcasına, Şimdi uzaklarda her akşam o masalı tekrar tekrar anlattırarak uyumayı tercih ediyorum. Anlatanda dinleyende o dar uçsuz tünellerde seni arayanda kudurup kudurup ıssız ıssız nara atanda serseri her duygunun virtüözlüğünü icra edende bir tek ben...




Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

MUTSUZ MUT

KIRK AKILLI BİR DELİ